4 Ağustos 2011 Perşembe

Uzun yolculuğum

Merhaba  J
Uzun zamandır bekliyorum annem şu yaptığı bloga uzun yolculuğumu yazar mı diye ama yazmıyor. Alıyor eline bilgisayarı basıyor tuşlarına ama tekrar siliyor. Sanırım benim kadar cesur değil. İşte bu yüzden onun yerine ben yazmaya karar verdim bu uzuuun yolculuğu anlatmaya…
Yıl 2010, Ekim ayının 3. Günü kardeşim dünyaya gelmekten vazgeçti. Aslına bakarsan yolların bu kadar virajlı ve de yokuşlu olduğunu bilseydim ben de vazgeçebilirdim belki ama sanırım ben anne babama güvendim bana yardımcı olurlar diye ve ben annemin ve babamın zihninde kardeşimden sonra fikir olarak üremeye başladım…  Annem kardeşimden sonra şu kararları almış, ben bilmiyorum da birinden duydum, epilasyona gideceğim, İngiltereye gideceğim, Kpds’ye gideceğim diğerlerini hatırlamıyorum. Bu kararları almış çünkü kardeşim olduğunda şunları düşünmüş, “Eyvah henüz hayatımda yapacağım çok şey vardı ve bebek bunlara engel olacak. Hay Allah ben ne yaptım?” (sanırım kardeşim de bu düşünceye tahammül edemedi ve de vazgeçti. Ama annem bu gidişe çok üzüldü içten içe. Hele babam ben olunca ancak ben olunca üzüntüsünü söylemiş anneme.1 yıl içinde tutmuş babam bu düşünceyi, kim bilir başka neleri içinde saklıyor, o gülen yüzünün altında kim bilir başka ne hüzünler var anneme ve de bana söylemediği. Neyse konumuza dönelim. Annem şöyle bi karar alır, “Evet Sibel Hanım, madem ki bebek hayatında engeldi, al sana bi fırsat daha, git yaptır şimdi epilasyonunu, gir kpds,ye, git İngiltere’ye ve sana bunlar için 6 ay süre, hadi bakalım.” der  ve epilasyona hala gitmemiştir annem. Babamla konuşurlarken duydum, bu sene gitmeyi planlıyormuş ve de bana zararı olur mu onu konuşuyorlardı.  Ama kpds’ye girdi ve yine hedeflediği puanı alamadı :D Ama aldığı puan İngiltere’ye gitmeye yetti. Evet annem İngiltere’ye gitmiş.  Son zamanlarda babam annemle alay ediyor;
           “ Hayatım sahi ya sen İngiltere’ye gitmiştin değil mi? Nerede senin o fotografların?”
           “Yok!”
          “Nereden bileceğiz biz senin gerçekten gittiğini?:)) ”
Annemin harici belleği yandı ve bütün bilgileri kayboldu.  Ama ben biliyorum annem İngiltere’ye hem de Exeter’e ve de Londra’ya gitti. Nereden mi biliyorum, annem yalan söylemez ki? J Hem bana İngiltere’den kıyafet almış. Erkek olacağımı sanarak football yazılı lacivert bir tşört bile almış. Bunları alırken Burcu Teyze de oradaymış, ah Burcu Teyze annemin en sevdiği arkadaşlarından biri… O da primarktan alışveriş yapıyormuş ama o yeğenlerine alıyormuş. J Yollarının İngiltere’de kesiştiği Burcu Teyzemle annem Türkiye döndüklerinde daha çok bebek kıyafeti alır oldular acaba neden?
Annem döndüğünde  şoke olmuş gibi dolaşmış bir süre, babam diyor. Beğenmemiş yolları falan orası çok temiz ve düzenli bir yermiş. Hatta benimle ve babamla bir daha gidecekmiş.
Neyse, sonra annemler tatile giderler 2010 yazında Konya, Ihlara vadisi, Göreme ve Ankara.  Konya orduevinde kalıp evlilik yıldönümlerini kutlarlar 9 Ağustos 2010’da. (ve bu döneme ait fotograflar da yok ellerinde ehuehuJ ) Ah o Ihlara vadisi gezisi, kaç yüz basamağı inip vadi boyunca yürümek ve suyun içinde gözleme yiyip çay içmek... annemin aklında kalan en güzel anlardan biri. Sonra peri bacaları ve de tas kebabı, böyle kebabı  tası kırıp da yiyorsun, ilginç… annem muhtemelen bunları bana söz gider yazı kalır mantığıyla anlatmıştır benim yazacağımı bildiği için. Annemin aklındaki mutlu anlar bu anlar.
Ve Ankara… ve de ramazan. Annem uyanık geçinen saf yürekli bir kadındır. Allah’a dua eder;
“ Allah’ım ramazandan önce hamile olayım. ( da oruç tutmayayım.)” Allah annemin iyi yürekliliğine duasını kabul eder ve de annem bana hamiledir ramazanda. Fakat duada geçmeyen , Allah’ın ise bildiği oruç tutmayayım bölümü için de Allah onu cezalandırır ve de annem hamile olduğunu bilmeden bütün ramazan oruç tutar. Yani hem hamiledir hem de oruçlu :D .   Nihayetinde duası kabul olmuştur.  
İşte ben yani Elif , bir cenin olarak annemin karnındayım yıl 2010…
Bundan sonraki bölümleri de sonra yazarım blog. Ben yine iyiyim annem çok tembel biraz da özgüvensiz. Güzel olmadı diye yazdıklarını siliyor hep. Ama ben yazacağım sana içimden geliyor çünkü.
Annecim seni çok seviyorum, babamı da. Görüşürüz…

En çok gülüşünü seviyorum...

Annem canım kızım,
O kadar masumsun ki...Kollarını iki yana açmış mışıl mışıl uyuyorsun... Arada bir yumruklarını sıkıp, bacaklarını yukarı çekip dudaklarını büzüştürüp geriniyorsun. Ama ben en çok uyurken sanki karşında ben varmışım gibi gülüşünü seviyorum... hani nasıl desem 2 sn.lik gülüşler bunlar. Dudagının bir tarafıyla gülüyorsun sanki "naber?" der gibi. Sonra yine o ciddi haline bürünüyorsun.
Annem ben senin en çok gülüşünü seviyorum.