16 Aralık 2012 Pazar

Atamalar belli ve annen...

Bu arada güzel kızım,
annen artık Muş Fen Lisesi öğretmeni oldu. Tabii bu da düzenimizin değişmesi, senin daha erken kalkman, daha soğuk havada dışarıya çıkman, beni daha geç görmen ve de daha çok yorgunluk ve de daha çok yorgunluk anlamına geliyor. Bakıcımız ilk başta gelerim demesine rağmen sonradan karar değiştirip gelmedi lakin kendisi sana çok güzel baktığı için (Şenay Teyzen kadar olamaz kimse) ve de sen ona alıştığın için ve de başka kimse olmadığı için biz onunla yolumuza devam ediyoruz. Hadi bakalım hayırlsı, ama tabii ben acaba lisenin lojmanlarında boş yer var mıdır ve oraya yerleşebilir miyiz diye de aklımdan geçirmiyor değilim, sen ve ben...

İçimden yazmak gelmiyor.

Canım kızım,
Ancak yaşanarak anlaşılabilecek duygularımı, artık yazmak gelmiyor içimden, en azından bu aralar. Ama şunları not etmek istiyorum;
  • bu sabah kalktığında ben uyuyorken, bana "kalk, kalk!" dedin, az önce uyandığında ve de koşarak yanına gittiğimde bana "yat,yat!" dedin elini yatağa vurarak. Gün geçtikçe ifadelerin gelişiyor, değişiyor. Daha çok anlıyor, daha çok sinirleniyorsun. Sanırım şu yüzden anlıyorsun, yapıyorsun dediğim şeyleri ancak bazen ama bazen ben senin ne demek istediğini anlamıyorum işte o zaman ya da tehlike bir işin peşindeyken seni uyardığım zaman, ya da sen izlemeye daldığında yahut dalar gibi olduğunda televizyonu kapattığım zaman, babanın bana öğretmenler günü hediyesi olarak aldığı tablette kediyi açmadığımız zaman, veya açtığımız zaman "tedi, tediiii" diyerek ağlıyor, kızıyorsun.
  • her günün bir önceki günden daha güzel. Hayatımda bir renk bir nefessin. Yaşama sevincim ve de umudumsun. (kuzey güney dizisindeki handan hanım gibi konuştum hah!)
  • ve seni seviyorum, yine ve yeniden.

3 Aralık 2012 Pazartesi

İlahi Elif çok komiksin...


Canım kızım, keyifli bir pazar sabahında, açlıktan bir o yana bir bu yana kendini atarken, dün yaptığımız, BİM _yeni açılan bime gittik bu arada- alışverişinden bir hevesle babanın aldığı yufkaların, annen tarafından kaşarlı-sucuklu gözlemeye dönüşmesini beklerken, sonunda muradına erdiğinin fotoğrafıdır aşağıdakiler. Bir anneye ancak bu şekilde teşekkür edilir heralde:) Anneciğim, senin yaptığın babamın pişridiği gözlemeler o kadar güzeldi ki, babamın ağzıma ardardına tıkıştıra tıkıştıra yedirmesi, araya tahin pekmezli ekmek yedirmesi, kendimin de sütlü yumurta atıştırmalarım beni doyurmadı da o yüzden masanın tam ortasına yerleştim der gibi yerleştin ve bir gözleme dilimi daha yedin, sonuçlarını burada anlatmayacağım.
(fotografı şimdi ekleyemiyorum.)
Bugün yaptığın komik olay ise, inan çok güldüm, ben kahvaltı bulaşıklarını yerleştirirken bulaşık makinasına sen kaşla göz arasında, yumurta fırçasını alıp, üzgünüm ama ağzına soktun ve ben "Elif pis o anneciğim getir onu buraya çabuk" dediğim ,anlatılmaz yaşanır :))) mutfaktan koşarak salona babanın yanına gittin ve bu arada elindeki suç aletini de bir heyecanla attırıverdin. İnan en çok buna güldüm, hani zaten komik bir koşuşun var bir de o telaşta fırçayı attırıverdin yaa, hala gülüyorum hala gülüyorum. Canımsın, tatlısım, tatlımızsın, babanın bombiş kızısın, anlamını büyüyünce kendisine sorarsın. Yaptığın her hareket, her hareketlilik, televizyon sehpasına çıkmaya çalışman, sehpanın üstüne çıkıp oradan bizi selamlaman, koltukların üstüne çıkıp "hoppaaa" diyerek olduğun yerde zıplayıp mıçının üstüne oturman bizi ne kadar telaşlandırsa da ne kadar yorsa da kendimizi sana kızıp, bağırmaya höyt demeye hazırlarken gülüyor, tebessüm ediyor buluyoruz. Babam kucağında bilgisayar otururken, bilgisayarını kapattığında ya da bilgisayarın üstüne oturup babanın kucağına oturduğun sadece gülüyoruz. Bir de kızgın kızgın kapatın der gibi bağrımıyor musun hemen hizaya giriyoruz... Canım, tatlım, bombişimiz....
Seni seviyor ve sana çok gülüyoruz :)))

2 Aralık 2012 Pazar

Derya -Deniz

Söke'deyken deniz kenarında değildi evimiz ama ne zaman içimiz rahatlasın istesek giderdik denize, kıyısında dinlenirdik, bir yudum çay içer, soluklanır, deryalara bakar, bir ufak muhabbet eder, yenilenirdik, kısacık zaman diliminde sen ve babanla gittiğimiz yerlerde... ya şimdi?.... İnsan deniz olsun da uzaktan bari izlesek, izlesek de dinlensek diyor şimdi, bu çorak, kuru memlekette...

Henüz Söke'deyken... Kitap okurken balonun üstünde uyuyakalmıştın annem.