10 Ağustos 2011 Çarşamba

09.08.08den 09.08.11e...

Biri zile bastı 2 kere… Acaba kim? Babam olsa 3 kere basardı ardardına. Annemle açtık kapıyı aaa babaaam. Canım babam. Annem kızgın, ah benim sinirli annem ;
 “Hani nerede pideler!?”
 Babam;
 “Yaptırmadım.”
“ E bari ekmek alsaydın. Sabahtan beri açım:(.” Annemi bildim bileli açtır. Eğer babam eve ekmek almazsa acından ölse bakkala ekmek almaya gitmez. Makarna yapar da yer   yine de gitmez. Hele şimdi ben doğdum, beni bahane edip hiç hiç gitmiyor.
“Yer ayırttım”
“Hiç gerek yok, ben yemek yaptım.” Deyip bir yandan benim karnımı doyurmaya devam ediyor.
“iyi sen bilirsin, öyleyse ben kendim gider yerim” diyor babam.
Beni salona bırakıp içerde bıdır bıdır konuşuyorlar. O kadar uzun konuşmuşlar ki ben uyumuşum. Annem üstümü değiştirmek için geldiğinde uyandım. Annem… gözleri mi kızarmış ne sanki? 
Babamın güçlü ve de güvenli kollarında aşağıya iniyoruz.

 Sonra ben yine her zamanki yerimi alıyorum.

 Yemek yiyeceğimiz yere varıyoruz. Babam benim kahraman babam cam kenarında bir masa rezerve ettirmiş. Yanımızda da 10 kişilik bir masa rezerve edilmiş. Benim dikkatimi yan masa çekiyor. 10 kişi önce ablalar geliyor, sarılıyorlar, öpüyorlar birbirlerini, canım cicim gibi kelimeler kullanıyorlar, çok kibar ve alçak sesle konuşuyorlar. Hatta içlerinden biri annemden izin alarak beni seviyor. Bir süre sonra ağbiler geliyor.  Aman ne gürültücü takım hepsi ablalarla tokalaşıp, sarılıyorlar. Facebooktan bulmuşlar galiba birbirlerini. Ya da facebookta arkadaşlar galiba. Babam annemle ne yemek istediklerine karar verip her gittiğimizde beni seven garson amcaya siparişleri veriyorlar. Bir güzel yiyorlar yemeklerini ama annem her zamanki gibi gürültüden rahatsız oluyor. Televizyonun yüksek sesle izlenmesinden, yüksek sesle müzik dinlemekten kapalı alanlarda,  yüksek sesle konuşan insanlardan rahatsız olduğu gibi yan masamızdaki 10 kişilik genç grubun çıkardığı gürültüden rahatsız oluyor, açıkçası ben de. Uyuyamıyorum yahu…  Ağlıyorum babam da kahraman babam da beni tek dizinin üstünde tek eliyle tutuyor. Kesiyorum ağlamayı o an her şey benim oluyor. The best dad in the world diyorum tişörtünde de yazdığı gibi.

Annem;
“ Bugünün ayın 9u olduğunu biliyor muydun?” diye soruyor.
“Ekranda yazıyor” diyor babam başını sallayarak ve devam ediyor “ Bizim sistemi açınca evlilik yıldönümünüz kutlu olsun diye yazıyor.”
 Annem işte imâlı bir hıı çekiyor, babam hemen;
“ Ama ben çok önceden planlamıştım, sadece neresi olsun diye karar verememiştim” diyor. Annem sakin sakin dinliyor, yorumsuz. Son zamanlarda hep böyle, suskun, sessiz, sakin.  
Çok kelime sarf etmeden bitiyorlar yemeklerini. Babam benim canım babam bir de tatlı söylüyor, “söyle söyle” diyorum kendimce, “annem yesin ben de yiyeyim” diyorum. Ve artııık kalkıyoruz.


Arabada annem babama teşekkür ettikten sonra;
“İyi ki evlenmişiz.” Diyor. Niye sorusuna babamın; “Elif” diyor. Huzurla gözlerimi kapatıyorum her zamanki sahte anakucağında…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder