18 Ağustos 2011 Perşembe

İlkler...

Canım kızım,
Bu bir özür yazısıdır.
Dün Emine Teyze’nin kızı Nil dünyaya geldi. Ne yazık ki biz ziyaret saatine yetişemedik ve de bugün gittik. Kahraman baban öğlen eve geldi ve hep birlikte çıktık evden. Yol üzerindeki bir marketten meyve suyu ve bisküvi aldık, çiçek yaptırmaya fırsatımız yoktu çünkü. Buraya kadar her şey güzel ve de normal. Yolda giderken ben seninle hastanede neler olacağını anlattım, Nil’i ziyarete gittiğimizi, senin babanla beraber  arabada oturacağını, benim yukarı çıkıp  Nil’in fotoğrafını çekeceğimi anlattım sana birer birer.
Ve nihayet vardık hastaneye baban beni kapının önünde bıraktı ve “ Sen in, ben arabayı park edeyim” dedi. Ben de hızlı bir şekilde inip sana el salladıktan sonra hızlı bir şekilde yukarı çıktım bekletmeyeyim sizi diye. Tam yukarıya vardım ki baban arıyor, “ nereye kayboldun hemen ya!”  ben de şaşkın şaşkın “ Hayatım ben yukarı çıktım, Elif’i yukarı almıyorlar ya, siz aşağıda bekleyeceksiniz” dedim. Baban; “Elif yanında değil mi?” dedi. “Hayır, arabada ya.” Dedim. “ inanmıyorum Sibel sana” diyerek telefonu kapattı baban ve ivedilikle arabaya koştu.  O anı kendisi şöyle anlatıyor;
“ Bir gittim, ana kucağında öylece duruyor, sıcaktan terlemiş, gözleri nemli nemli,ağlamış azıcık, beni görünce sevindi, gülmeye başladı. Bir içim acıdı, bir içim acıdı Sibel anlatamam.” Ve bunu anlatırken hüznünün yüzüne yansımasını görmeliydin. Sonra gülüyor tabii trajikomik bir olay bu.
Bense babanın bu gafının ardından Nil’in yanında fazla kalamadan iniyorum aşağıya, hem zaten fotoğraf makinesini de unutmuşum bir de ona üzülüyorum.
Ha canım yavrum şunu da unutmadan ekleyeyim, bu durumun sorumlusu benmişim, beni yarım kulak dinleyen baban değilmiş. "Halbuki" diyorum, “anlattım ben” adım gibi eminim kuzum anlattım sen de bir güzel dinledin. Lakin biraz zorlayınca hafızamı anlattığıma emin oluyorum evet ama ufak bir farkla, hepsi İngilizceydi…
işte bugün İLK KEZ seni arabada unuttuk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder